Past Perfect Tense + Simple Past Tense Kullanımı

Past Perfect Tense + Simple Past Tense, İki zamanın yan yana kullanımı  

1 –   İngilizce Özel ders ( Bireysel – İngilizce Özel ders )
2 –   İngilizce Özel ders – 4 kişilik gruplarla yapılan  İngilizce Özel ders )

AFTER ile kullanımı :

After she had cleaned the house , the guests arrived : O evi temizledikten sonra misafirler geldi.
After Arzu had graduated from university , she went to the USA to improve her language : Arzu üniversiteden mezun oldujktan sonra idilini geliştirmek için Amerika Birleşik Devletlerine gitti.
After we had travelled on a coach for ten straight hours , we continued our jorney by horse to get to the mountain village : On saat otobüsle seyahat ettikten sonra,dağ köyüne ulaşmak için atlarla seyahatimize devam ettik.
Hakan felt much better after he had taken an aspirin : Hakan bir aspirin aldıktan sonra kendini çok daha iyi hissetti.
We did our homework after we had had dinner : Akşam yemeğini yedikten sonra , ödevimizi yaptık.

BEFORE ile kullanımı

Before Ahmet came to live in this city , he had lived in İstanbul : Ahmet bu şehire yaşamak için gelmeden önce , İstanbul da yaşadı ( Yaşamıştı ).
Some students had finished their exam paper before the bell rang : Bazı öğrenciler zil çalmadan önce sınav kağıtlarını bitirdi ( Bitirmişti ).
The teacher  let noone out before all the students had finished the test. Hoca bütün öğrenciler testi bitirmeden önce,hiç kimsenin dışarı çıkmasına izin vermedi.
The other students had finished  the test before I even completed half of it : Ben testin yarısını tamamlamadan bile , diğer öğrenciler testi bitirdi ( bitirmişti )
I had met with my friends before I arrived at home  : Eve gitmeden önce arkadaşlarımla buluştum ( buluşmuştum )

TILL / UNTIL ile kullanımı

They didn’t leave the office until I had completed my report : Ben raporumu tamalayıncaya kadar ,onlar ofisten ayrılmadı.
She didn’t give up studying prepositions until she had learnt them by heart : O edatları ezbere öğreninceye kadar , edatları çalışmaktan vazgeçmedi .
The manager had always been patient with employee until we made him furious yesyerday : Yönetici dün biz onu kızdırıncaya kadar çalışanlara karşı daima sabırlıydı .
The students hadn’t heard even his name until I mentioned him : Ben ondan bahsedinceye kadar ,öğrenciler onun adını bile işitmemişlerdi .
My mother had cried until my father returned frum America : Babam Amerikadan dönünceye kadar annem ağladı.

AS SOON AS = ONCE ile kullanımı

As soon as the guests had left , all of us went straight to bed : Misafirler gider gitmez ,hepimiz doğru yatmaya gittik.
I rang my father once I had heard the news : Haberi duyar duymaz babama telefon ettim.
Once They had sold their old car , They bought a new one : Onlar eski arabalarını satar satmaz yeni bir araba satın aldılar
We had decided to go swimming as soon as the sun began shining : Güneş parlamaya başlar başlamaz , yüzmeye gitmeye karar verdik.
Ayşe and Oktay had a party once people began to gossip about them : Ayşe ve Oktay insanlar onlar hakkında dedikodu yapmaya başlar başlamaz bir party verdiler.

WHEN ile kullanımı 

When I arrived at home , my parents had finished their dinner : Ben eve geldiğimde annem ve babam akşam yemeklerini bitirmişti.
I hadn’t yet replied their offer about new vacancy when they called me : Onlar beni telefonla aradıklarında ,henüz yeni iş hakkında onların teklifine cevap vermemiştim.
Time hadn’t yet finished when I prepared my project : Ben projemi hazırladığımda ,zaman henüz bitmemişti.
I had finished cleaning my room when my mother came. Annem geldiğinde ,ben odamı temizlemeyi bitirmiştim:
When I saw her ,I had remembered who is she : Onu yolda gördüğüm zaman ,kim olduğunu hatırlamıştım.

BY THE TIME ile kullanımı


Past Perfect Tense + Simple Past TenseBy the time  I left the office  ,it had stopped raining : Ofisden ayrıldığımda ,yağmur durmuştu.

By the time they arrived at the airport , the plane had left : Onlar hava alanına vardıklarında , uçak hareket etmişti.
By the time I started cooking a meal , it had been dark : Ben yemek yapmaya başladığımda , hava kararmıştı.
My friends hadn’t waited for me by the time I arrived at my date : Randevu yerine vardığımda , arkadaşlarım beni beklememişti.
I hadn’t never thought of getting married by the time I first met him : Onunla ilk buluştuğumuzda ,evleneceğimi hiç düşünmemiştim.

Leave a Comment