İNGİLİZCE DÜNYA DİLİ OLDU
İngilizce Bilmek Meslek Oldu
1 – İngilizce Özel ders ( Bireysel – İngilizce Özel ders )
2 – İngilizce Özel ders – 4 kişilik gruplarla yapılan İngilizce Özel ders )
İngilizce öğrenmek istiyorsanız bu isteğiniz bir amaca yönelik olmalı, varmak istediğiniz bir İngilizce amaca. Amaçsız çalışmak, insan zihninin çalışma sitemiyle uyumlu değildir. Bir şeyi neden yaptığımızı net olarak amaç edinmeden, ne yazık ki zihnimiz, kalbimiz ve bilinçaltımız bize yardımcı olmayacaklardır.
İnsan beyninin, net bir amaç ya da amaçlar belirlediğinde daha sıkı çalıştığı belirlenmiştir. İngilizce dilini öğrenirken, bu çabanın bizi götürmesini istediğimiz net hedefleri belirlememiz gerekir. “ İngilizce öğrenmek yararlıdır, herkes İngilizce öğrenmelidir” gibi ifadeler açık açık amaçlar ortaya koymazlar. Fakat “Yurt dışında eğitim almak için İngilizce öğrenmeliyim”, “Daha yüksek bir gelir için İngilizce öğrenmeliyim” ya da “Farklı kültürleri tanımak için İngilizce öğrenmeliyim” gibi ifadeler, gerçekten netleşmiş olan hedefleri ifade ederler.
Varsayalım söylenen “İngilizceyi sosyal tartışmalar yapabilecek seviyede ve mesleğimde yükselmek için öğrenmek istiyorum” ifadesi İngilizce için çok net bir amaç ortaya koyar.
Netleşmemiş hedeflerle yola çıkıldığında, her konuda olduğu gibi İngilizce öğrenme konusunda da yarı yolda kalmak kaçınılmazdır.
İnsan, bir konuyla kendi arasında duygusal anlamda bir bağ kurmazsa, o konuyla derinden ilgili hissetmez. Bu insanın doğasında vardır. Bu açıdan, yabancı bir dili, söz gelimi İngilizce dilini öğrenmek için kendinize özel ve sizi heyecanlandıran bir neden seçmediğiniz takdirde, ilk engelde vazgeçmeniz kuvvetle olasıdır.
Hedef belirleme konusunda İngilizce için çalışma yapmak, size çok da doğal gelmeyebilir. Bizler, hedeflerin kendi kendilerine netleşmesini bekleme eğilimindeyizdir. Ama bu her zaman mümkün olmayabilir.
Böyle bir durumda beyaz bir dosya kağıdı alıp, İngilizce öğrenmenin olası yararlarını bir liste halinde kağıda döktükten sonra, sizin için en önemli ve heyecan verici olanların altını çiziniz. Bundan sonra, İngilizce için olaya daha sıcak baktığınızı ve konunun sizin için daha anlamlı bir hale geldiğini göreceksiniz.
Net hedeflerinizin olması, İngilizce öğrenme sürecinin yeter şartı değildir, ancak gerekli olan koşullardan biridir diğer bir deyişle, sadece net hedefleriniz olması, İngilizce veya başka bir yabancı dili öğrenmenizi garanti etmez. Ama net bir hedef veya net hedefler, her konuda olduğu gibi, bu konuda da “olmazsa olmazlar”dan dır.
Diller, sadece bilgi değil, aslında daha çok beceridirler. İngilizce, Kung Fu, ata binmek, gitar çalmak v.s. gibi öğrenilir. Elbette bilgi vardır, ama bilgi alma sürecine paralel olarak, seyretmek, dinlemek ve zaman içinde uygulamak zorundasınızdır. Bu uygulamalar hemen başarılı olmayabilirler. Burada gündeme gelen önemli bir konu da şudur: Edinmek istediğiniz beceriyle ilgili kaynakları bulup, onlardan beslenmelisiniz. Müzisyenlerin, çok müzik dinlemeleri, yazarların çok okumaları ya da dövüş ustalarının başka dövüş ustalarını seyretmeleri gibi siz de öğrenmek istediğiniz İngilizce dilini ustalıkla kullananları bulup, onların İngilizce eserlerini bol bol okumalı ve dinlemelisiniz.
İngilizceyi akıcı bir şekilde konuşmak için
Söz gelimi zaman içinde, akıcı bir şekilde İngilizce konuşmak istiyorsunuz: O halde filmler seyretmeniz, ses dosyaları ya da radyo dinlemeniz gerekir. Bu beceriyi, size öğretmen veremez. Söz gelimi müzik hocanız, size gitar çalma konusunda bilgi verebilir, ama sonuçta sizin gitarı elinize almanız ve çalışmanız gerekir. Bu konunun başka bir yanı da, bütün becerilerde olduğu gibi, İngilizce kullanmaya ara verdiğinizde sahip olduğunuz dil becerilerinin zayıflamalarıdır. İngilizce dilini bir kere yeterince öğrendiğimizi düşünüp, onu paketleyip bir kenara kaldıramayız. Böyle yaparsanız, o zamana kadar biriktirmiş olduğunuz şeyler, buhar olup uçarlar.
İngilizcenizi koruyup-geliştirmenin yolları
Ses dosyaları, konuşmalar dinleyerek, filmler seyrederek, ya da okuyarak onu İngilizce dilini korumamız ve beslememiz gerekir. Sadece, konuşmaksa “depodan yemek” anlamına gelir. ‘Hayatta kalacak kadar” bir düzeyi korumuş oluruz, dilimizi zenginleştiremeyiz. Ayrıca İngilizceyi veya yabancı bir dili unutmanıza sebep olan şey, onu konuşmamanız değildir, televizyon, filmler seyretmemeniz, o dille İngilizce yazılmış kitapları okumamanız veya sesli dokumanlar-radyo dinlememenizdir. Başka bir deyişle İngilizce konuşabileceğiniz bir ortam olmasa bile, filmler seyretmek veya radyo dinlemek İngilizce birikiminizi korumanızı ve geliştirmenizi sağlayacaktır. Bir dili konuşmak, herkesin hayalidir. Bununla birlikte, İngilizce konuşmak için temel bazı beslenme çalışmaları vardır. Öğrendiğiniz İngilizce dilini bol bol okumadan, o dili bol bol dinlemeden, o dili konuşamazsınız.
İngilizceyi akıcı bir şekilde konuşmak için
Söz gelimi zaman içinde, İngilizceyi akıcı bir şekilde konuşmak istiyorsunuz: O halde filmler seyretmeniz, ses dosyaları ya da radyo dinlemeniz gerekir. Bu beceriyi, size öğretmen veremez. Sözgelimi müzik hocanız, size gitar çalma konusunda bilgi verebilir, ama sonuçta sizin gitarı elinize almanız ve çalışmanız gerekir. Bu konunun başka bir yanı da, bütün becerilerde olduğu gibi, bir yabancı dili kullanmaya ara verdiğinizde sahip olduğunuz dil becerilerinin zayıflamalarıdır. Yabancı bir dili bir kere yeterince öğrendiğimizi düşünüp, onu paketleyip bir kenara kaldıramayız. Böyle yaparsanız, o zamana kadar biriktirmiş olduğunuz şeyler, naftalin gibi, buhar olup uçarlar.
Birisi İngilizce konuşmaya başladığında, onun İngilizce kitaplar okuyup okumadığını veya sesli yayınlar dinleyip dinlemediğini hemen anladığımı söyleyebilirim. Kitaplar okuyan, filmler seyreden, sesli dokümanlar veya radyo dinleyen öğrenciler daha rahat konuşurlar. Hazır cümleler kullanırlar. Yavaş konuşsalar bile, ifadelerinde açıklık ve başkalık vardır. Başka bir deyişle, İngilizce konuşan birinin daha çok hangi kaynaklardan yararlandığını da anlarım. Amerika’da kalmış, İngilizce’yi pratik olarak öğrenmiş birisinin konuşmalarıyla, hem Amerika’da kalmış hem de ciddî anlamda İngilizce metinler okumuş veya söz gelimi düzenli olarak radyo dinlemiş birisinin ifadelerindeki farkları görebilirim.
Anadilimizde de durum aynıdır
Aslında, bu durum ana dilimizde de aynıdır. Sadece kısıtlı sosyal ilişkileriyle edindiği Türkçeyi konuşan bir Türk vatandaşıyla TRT kanallarını seyreden ve düzenli olarak nitelikli kitaplar okuyan bir Türk vatandaşının konuşmaları arasındaki farkı hepimiz biliyoruz. Burada temel soru şudur:
Bir yabancı dili hangi düzeyde öğrenmek/ edinmek ve kullanmak istiyorsunuz? Sizi bu hedefe götüren ara basamaklar nelerdir? Sadece hedefe değil ara basamaklara da odaklanmalısınız. Herkes İngilizceyi akıcı bir şekilde konuşmayı hayal edebilir, ama gerekli çalışmaların yer aldığı bir strateji olmadıkça bu konuda ciddi olduklarını söyleyemeyiz.