Dünya Dili İngilizce Hakkında Açıklama
DÜNYA DİLİ İNGİLİZCE NEDİR.
1 – İngilizce Özel ders ( Bire bir – İngilizce Özel ders )
2 – İngilizce Özel ders – 4 kişilik gruplarla yapılan İngilizce Özel ders )
Dünya dili İngilizce, nasıl doğdu ? Çocukluk yıllarından kalma bir anı. İsmini şu anda hatırlayamadığım biri tüm dünya halklarını birleştirmek, herkesin bir birleri ile rahatça iletişim kurabilmesini sağlamak ve dünya ticaretinde zorluklar yaratan yabancı bir dili bilmemenin ve herkesin konuşabildiği ortak bir Dünya dili ,dilinin olmamasının dezavantajlarını ortadan kaldırmak için yeni bir dil kurmaya iyi niyetle karar vermiş ve yine iyi niyetle çalışmalar yapmaya başlamıştı. Bu herkesin konuşacağı Dünya Dili İngilizceye elbette bir isim gerekiyordu. Oda bu yeni dile ESPERANTO adını vermişti. Çalışmaları o zaman internet gibi iletişim aracı olmadığından yada şimdiki iletişim araçları olmadığından meraklıları yazılı basından izliyordu. Bu meraklılardan biride bendim. Yıllarca bu haberler sürdü takip edebilenler daha sonra nelerin olduğunu anlamak için zaman zaman sohbet sırasında bu konuda konuşmalar yapar ve fikirlerini söylerdi. Elbette , bu Dünya Dili İngilizce işinin olabileceğini düşünen pozitif fikirler olduğu gibi böyle bir şeyin olamayacağını ve bu fikrin tamamen bir saçmalık olduğunu öne sürenlerde çıkıyordu. Ben olabileceği kanısındaydım ve bu konuda pozitif görüşleri olanların safındaydım. Uzun bir süre sonra bu konu ile ilgili konuşmalar ve tartışmalar bitti. Hiç kimse bu konudan bahsetmiyordu. Yapılan her hangi bir çalışma olup olmadığı da bilinmiyordu zira basında bu konuda tek bir satır haber bile çıkmıyordu.
O sıralar lise yıllarımdı ve beni İngilizce eğitim verilen sınıfa ayırmışlardı. Oysa o zamanların en gözde yabancı dili Fransızca idi ve herkes fransızca okutulan sınıflara kayıt olmak için her çareye baş vuruyorlardı. Okula yardım vaadleri, tanıdıklar bildikler her araç Fransızca bölümüne kayıt olmak amacı ile veliler tarafından kullanılıyordu. Bizim gibi tanıdık ve bildikleri olmayan öğrencilerse bu kargaşadan hiç bir şey anlamadan devletin bize layık gördüğü İngilizce okutulan sınıflarda dersleri yapıyorduk. Ne olduğunun ve neler döndüğünün farkında bile değildik. İlk İngilizce kitabımız daha sonrada yıllarca karşılaşacağımız Gatenby isimli bir yazarın yada bir kurumun kitabıydı. Hatırlamıyorum. 1960 yıllarıydı. Yıllarca o kitapla boğuştuk durduk. Hiç kimse bir şey öğrenemedi çünkü İngilizce hocası yoktu o devirlerde. İngilizcenin adı bile bilinmiyordu. Ayrıca sokak tabelaları şimdiki gibi İngilizce değildi. ” Yabancı dilin ne ? ” diye sorulduğunda İngilizce denildiğinde insanlar bir garip bakıyorlardı bize. Bu garip şey de nereden çıktı gibilerinden. Bizde tam olarak açıklıyamıyorduk. Lise öğrencisiyiz ve çocuğuz. İngilizce dilinin ne olduğu hakkında hiç bir fikrimiz yoktu. Zaten derslerin çoğuda İngilizce hocası yokluğundan boş geçiyordu.
Lise bitti üniversite yaşamı başladı ama üniversitede yabancı dil dersi yoktu. Bu şekilde yıllar yılları kovaladı ve sene 1980 oldu. O yıl ülkede bir askeri darbe oldu ve düşündürücü ve üzücü bir kaç yılın sonunda yeni bir hükümet kuruldu. Başbakan sürekli dünyaya açılmaktan bahsediyordu ve bunun içinde İngilizce bilmenin gerekli olduğunu ve İngilizce eğitime önem verilmesi gerektiğini söylüyordu. Zaten o devrelerde de tüm dünyayı kasıp kavuran 5 uzun saçlı ve kaküllü gencin kurduğu ve şu an bile onların yaptığı kalitede müziğin kalitesine ulaşılamayan BEATLES denilen bir İngiliz grup çok gözdeydi. Şarkıları gençliğin dilinde ve ağzındaydı. Ne parçalar besteliyorlardı çıkardıkları her albüm satış rekorları kırıyordu ve doğal olarak gençlik onların şarkılarını dinler ve söyler oldu . Bu iki olayın birleşmesi ile İngilizce dili Türkiye de giderek tanınmaya ve popüler olmaya başladı. Lise yıllarında her kesin hor gördüğü ve derslere girmemek için bin bir bahanelerin uydurulduğu dil, yani İngilizce gözde bir dil haline dönüştü ve dünya dili İngilizce olmaya başladı. Lise yıllarından aklımızda kalan bir kaç kelime bile bazı durumlarda işe yaramaya başladı. Gatenby kitabının ilk sayfasında yer alan ” at the seaside ” başlıklı konuyu hatırlar oldum. İlk cümlelerini ” The Browns went to the seaside in August for their summer holiday. The train was very full. ” . Bu satırlar beynime kazınmıştı. O zamanlar ne anlama geldiğini bilmediğim İngilizce ile ilk tanıştığım yıllardaki o satırlar hayatıma farklı bir yön verdi.